Dolunayı seyretmiştin uzun uzun. Ve aydedenin kucakladığı sessiz gecede ölümün ne anlama geldiğini sormuştun bana sevgili dostum, damıtılmış bir acının pençesinde kıvrandığın bir gece.
Sana şöyle bir kaçamak bakış atmış ve susmuştum. Ve yıllar yılı da sustum.
Ama şimdi iyi dinle beni sevgili dostum...
Adrenalinin hiç yükselmemesidir ölüm, biraz da heyecanların sonsuza kadar terk edip gitmesidir.
Ele avuca sığmayacak hayallerin yıkılmasıdır aslında, oturup ölümü beklemektir ölümün ta kendisi. Ununu eleyip eleğini asmaktır.
Amansız kasırgaların getirip sahillerine çarptırdığı heyecan dalgalarını dizginlemeye çalışmaktır ölüm dediğimiz şey.
Asıl ölüm kendine, yeteneklerine ihanettir.
Ölüm, geçmişte yaşayıp günü ıskalamak, yarın beklentisiyle avunmaktır. Hep ertelemektir ölüm.
Herkesin yaptığını yapmak, kendin olmayı başaramamaktır ölüm, sürünün içinde yürüyüp gitmek, daha da beteri sürünmektir ölüm.
Hayatın derinliklerine bir kaplan yırtıcılığında dalamamak, dalındığındaysa bir aşk şiirinin derinliğinden yoksun yaşamaktır ölüm.
Ölüm, yetinmektir biraz da, daha fazlasını istememek, o gücü kendinde bulamamaktır.
Ölüm hiçbir şey yapmadan mızıldanıp durmak, kendine acımak ve giderek acıya teslim olmaktır.
Yorulmamak, terlememek, koşmamak, bıkmak, kaçmaya bile cesaret bulamamaktır kendinde.
Derinlere dalıp gizleri keşfetmek yerine, durgun bir gölün üzerinde tembel tembel dolaşan yapraktır, ölüme daha yakın olan.
Korkuyu baş tacı etmek, yeni serüvenlere atılmaktan ölesiye korkmaktır insanı asıl öldüren şey, sevgili dostum.
Önünde, ulaştığında seni mutlu edecek bir hedefinin olmamasıdır ölüm.
Yalanlarla yaşamaktır insanı canlı cenazeye çeviren şey ve en muhteşem yalanı kendine söyleyerek hayatı ıskalamak.
Bir deli gönüle birçok sevdayı sığdıramamaktır ölüm, alışkanlıkların pençesinde kıvranarak durmaktır hayat boyu.
Yerleşik, tanımlanmış olanla idare etmeye kalkmak, uçurumların kenarlarında açan yaban çiçeklerine uzanamamaktır ölüm.
Unutmaman gerekir ki, yaşadığın sürece, ancak bir kez karşı karşıya kalırsın Azrail'le. Oysa hayat, her an uzanabileceğin bir yerde hizmetine girmeye her an hazır olmuştur...
Heeeyyyyy! Eski dost!
Söyle bakalım şimdi, öldün mü, yoksa yaşıyor musun?