Bir adam vardı ;
Sesi sürgünde tüketilmiş...Şimdi hüzünlü şarkıları dilimde....
"BEN SÜRGÜNÜM ,SEN DURGUN...KAÇAK BU SEVDA...
Kaçak geçişler yaptığım yüreğinde; suçüstü yakalandım...
Tek kişilik hüzün seansları sonrası,
Yılgınlığımı ve mülteci yalnızlığımı alıp gidiyorum,
kaçtığım yağmurlar ülkesine....
Böyle ölü bir nehir gibi susmazdım oysa...
Ellerin saklambaç oynayan, iki çocuk olmasaydı...
Şimdi mağlup bir ağlayışla odamda,birikmiş volta borcumu ödüyorum...
Sensiz yürümeyi bilmiyorum ki ben...Unutmayı :HİÇ
Kıyısına varamamış,rotası değişmiş bir hüzün gemisinde yolcuyum...
Özlemin ,sevdan ve iç cebimde terden ıslanmış dönüş biletimle;
kalakalmışım çürüyen güvertede...
Ama seferi tamamlamadan inenlere inat ,inmeyeceğim gemiden...
Meğer uçurumlar beslemişim "düşmek" için..
yine de düştükçe seni sevmekten caymayacağım..
Yandıkça yazacağım...yazdıkça yanacağım...
ah yar !!
On adımla sınırlı sancılı yürüyüşlerim başlıyor yine...
Vurulmuş günlerimi,sövülmüş geçmişimi
ve senden kalan buz gibi soğukları giyip üstüme,
yürüyoruz Duvardan Duvara...
Dilim bayram ,içim hazan..yürüyoruz..Duvardan duvara...
Dilimde sesi sürgüne yollanmış adamın hüzünlü şarkıları..
"BEN SÜRGÜNÜM,SEN DURGUN...KAÇAK BU SEVDA...